7 Eylül 2013 Cumartesi

Pretty Little Liars

 The Vampire Diaries'ın 4. sezonunu da bitirdim ve baktım ki 5. sezona daha aylar var!
 Bende başka bir diziye başlayayım dedim ve Pretty Little Liars'a başladım. Pretty Little Liars, Güzel Küçük Yalancılar falan demek herhalde.
 Açıkçası, diziyi pek sevmedim. Dizide Alison'ın ölüp ölmediğini ve A'nın kim olduğunu öğrenmek için bölümleri atlayarak izliyorum resmen.


Yani konusu heyecanlı falan ama bölümleri izlerken sıkılıyorum. O kadar TVD izlemişim ki, bir yerden vampir falan gelmeyince sıkılıyorum, o derece.
Neyse, dizimizin konusuna gelirsek...
Alison, Emily, Aria, Spencer ve Hanna adlı dört kız, bir gün sarhoş olup uyuyakalırlar falan ve uyandıklarında Alison'ı bulamazlar. Alison da entrikacı, yalancı, ukala olan grup liderleri. 


Kızı ararlar falan ama bulamazlar. Kızın fotoğrafı ve adı gazeteye çıkar "kayıp" diye ama yine de bulunmaz. Aradan bir sene geçer ve bu süre içinde Alison sayesinde birlikte kalan grup dağılır.


Bir yıl sonra Alison'ın cesedi bulunur. Alison'ın katilini bir dedektif araştırmaya başlar. Bu sırada başroldeki dört güzel kızımızda, sadece Alison'ın bildiği sırları içeren, A adlı kişiden tuhaf mesajlar almaya başlar.


Bu mesajları kim, neden atıyordur? Yoksa o Alison'ın katili midir? Ya da o Alison mıdır? Ama Alison ölmemiş miydi?


Bu tuhaf mesajları almaya başlayan grup, yeniden bir araya gelir ve Alison'ın katilini aramaya başlarlar.


Bu arada sadece Alison'ın bildiği sırları da birbirine itiraf etmek durumunda kalırlar.


Öte yandan Alison'ın da bir sırrı vardır ve gizli tutulması gerekmektedir. Ama her gün o "sırrı" görüp vicdan azabı çekmektedirler.
Valla ne diyeyim, heyecanlı dizi ama bölümleri izlerken sıkılıyorum. Çünkü film herkesi katilmiş gibi gösteriyor. Belki de A, sadece bir kişi değil, bir gruptur. Olabilir yani ama bu kadar sırrı nasıl biliyor, onu çözebilmiş değilim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder